2. Oda: Akrep Kral’ın Mezarı

​

Kapı ağır bir gürültüyle arkamdan kapandı. İçeriye keskin, sıcak ve kuru bir hava yayıldı. Kum, her adım attığımda hafifçe hareket ediyor, sanki ayaklarımın altında yaşıyormuş gibi bir his veriyordu. Odanın merkezinde, büyük bir taş lahit duruyordu. Üzerine kazınmış figürlerden, buranın Akrep Kral’a ait olduğu açıktı. Duvarlarda, devasa akreplerin ve firavun giysileri giymiş bir adamın tasvirleri dikkatimi çekti. Adam, elinde bir asa tutuyor, önünde diz çöken halkı ona saygı gösteriyordu. Fakat biraz ileride, aynı adam tahtında otururken bir akrep tarafından sokuluyor ve karanlık bir varlığa dönüşüyordu. Lahitin kapağında derin kazınmış eski bir yazıt vardı: “Bana ait olanı çalmak isteyen, ölümün zehrini tatmalı. Yalnızca benim armağanımı sunan, mezarımın kapısını açabilir.” Biraz ileride, duvarın hemen önünde, üç farklı obje duruyordu:

1️⃣ Altın bir asa – Üzerinde akrep kabartmaları olan, işlemeli bir asa.

2️⃣ Bir hançer – Kavisli ve sivri ucu olan eski bir Mısır hançeri.

3️⃣ Taş bir mühür – Üzerinde Akrep Kral’ın ismi hiyerogliflerle işlenmiş küçük bir mühür.

 

Doğru objeyi seçmek zorundaydım. Duvarlardan yükselen fısıltılar eğer yanlış seçersem… odanın kumlarla dolacağını ve beni burada hapsedeceğini söylüyordu...